Αναζήτηση αυτού του ιστολογίου

Δευτέρα 9 Φεβρουαρίου 2009

AZİZE İRİNİ - Αγία Ειρήνη

Büyük Konstantinos’un kral olduğu dönemde İran’ın Megedon bölgesinin efendisi olan bir aile yaşamakta idi ( 306-337 İ.s. ). Bunların adı Likinios ve Likina idi. Bu aile İrand’da türemiş ola zoroastris tarikatına inanan insanlar idiler. Bir zamanlar bu ailenin çok güzel bir kız çocukları oldu ve bu kız büyüdükçe diğer kızlardan farklı kişiliği ve güzelliği ile sıyrılıyordu. Kızın adını Pinelopi koydular. Kızlarına sundukları zenginlikten öte yana dönemin önde gelen hocalrından Apellianos’un yanında eğitim gördü. Bu hoca öğrencisinin başarısını gördükçe çok seviniyordu. Pinelopi ile konuştuğunda kemdisinin gelişmesine yardımcı olduğunu da anlıyordu. Havalar güzel olduğunda bu genç kız zamanını hocasıyla ve ailesiyle ekrafı surlarla çevrili olan yazlıklarında geçiriyordu. Evdeki bütün eşyalar altından yapılmıştı. Bir çok sefer evin işlerine yabancı hizmetçilerde yardım etmekteydi. Bunlardan bir tanesi kişiliği ile ön plana çıkıyordu. Bu kişinin kim olduğunu bilmiyorlardı fakat buna rağmen kısa zamanda ilgilerini çekti. Bu hizmetçi kızın özelliklerine dikkat eden Pinelopi onunla arkadaşlık yapmaya başladı. Boş zamanlarında hristiyan olan bu hizmetçiyle konuşuyor onu diğer hizmetçilerden ayıran bu özelliği anlamaya çalışıyordu. Pinelopi bir gece uyurken rüysında beyaz bir güvercinin ağzında bir zeydin dalıyla gelip evlerindeki altın masanın üzerine bıraktığını gördü. Daha sonra bir kartal ağzındaki tuutuğu türlü çiçeklerden yapılmış bir taç getirdi. Son olarak ta karganın bir tanesi ölü bir yılan getirdi. Pinelopi korku içerisinde uyandı. Tekrar uyuduğunda Tanrı’nın meleği rüyasında görünerek şunları söyledi:
- Gerçek Tanrı senin Onu takip etmen içn davet ediyor. Bunda sana hristiyan hizmetçin yardım edecektir.
Saah olduğunda Pinelopi hocasında gördüğü bu Tanrı’sal rüyayı anlatmasını istedi.
- Güvercin temiz ruhunu temsil eder, kartal hayatta başarılı olacağını simgeler ama karga hayatta acı çekip cok zorluklardan geçeceğini simgeler.
Bunun ardından genç Pinelopi Hristiyan olan hizmetçisine giderek:
- Sen bir Hristiyansın göklerden gelen melek söyledi bunu. Bu yüzden beana Tanrın’dan bahsetmeni istyorum.
Hizmetçi bunu o kadar zamandır gizli tuttuğu için özür dileyerek Mesih İsa’yı anlatmaya başladı. Azize kısa bir zaman sonra vaftiz olmak istedi. Böylece evlerine izlice giren bir papaz azizeyi vaftiz ettikten sonra adını İrini koydu. Daha sonra İrini hemen ailesine giderek yeni dinini ve kutsal inancını ailesine açıkladı. Ailesi her ne kadar onu bu kararından vezgeçirmeye çalıştılarsada boşunaydı. Azize ailesine önce Tanrı isteğini yerine getirmemiz gerektiğini ve insanların bencil emirlerinin kesinlikle Tanrı isteğinden sonra yer aldığını belirtti. Çok kısa bir zaman içerisinde şehirde efendinin kızının hristiyan olduğu duyuldu. Persli din adamları hemen Likinios’un yanına giderek kızını eğitmesi için ona baskı kurdular. Azizenin babası tatlı dille başaramayınca tehtitlere baş vurdu. Babası o kadar çok sinirlendiki kızının atların tekmelerinden ölmesi vahşi atların arasına atılmasını emretti. O anda korkunç bir olay oldu. O sırada vahşi bir at efendiye saldırarak tekmeledi ve öldürdü! At insan sesi çıkararak şunları söyledi:
- Tanrı’nın kulu İrini kutsaldır. Ayıp sana efendi!
Mucizeyi gören halkın bir çoğu Mesih’e inanarak vaftiz oldu ancak inançsız din adamları azizenin büyü yaptığını sanarak ondan daha çok nefret ettiler. İrini babasının ölümünü gördüğünde ona yapmak istediklerini unutarak yanına gitti ve diz çökerek göz yaşları içerisinde dua etmeye başladı. İşte o anda mucize gerçekleşerek ölmüş olan Likinios dirildi. Olanları anladığında kızından özür dileyerek karısı ve kızının öğretmeniyle vaftiz olmaya karar verdi. Daha sonra yüksek makamından istifa ederek Tanrı isteği doğrultusunda hep beraber yaşamaya başladılar. Bir çok insan bu mucizeyi gördüğünde Tanrı’ya şükrederek o zamana kadar inandıkları sahte dinlerini terk ettiler. Kısa bir zaman sonra bölgenin efendisi Sedekias adında bir adam oldu. İrininin Hristiyan olduğunu öğrendiğinde tutuklanıp zehirli yılanların bulunduğu çukura atılmasını emretti. Aradan 14 gün geçtikten sonra efendi halkla beraber azizenin cansız bedenini almak için çukura geldiklerinde yaşadığını gördüler ve saygıdan askerler ona dokunmadılar. Daha sonra efendi azizenin ayaklarının kesilmesini emretti. Tanrı bir kez daha sevgili kulunu korudu. İşkenceciler işlerini bitirdiklerinde azize sanki hiç bir şey olmamışçasına sapasağlamdı. Askerler azizeyi koruyan bu üstün gücün ne olduğunu çok merak ediyorlardı. Sedekias’ın tahtına daha sonra oğlu Savor geldi. Savor ordusunu siyasi düşmanları ile savamaya gönderdi. Askerler şehrin dışında azizeyle karşılaştıklarında vucuduna .iviler sapladıktan sonra kumla dolu olan bir çuvalısırtına dayadılar ve krala kadar götürmesini emrettiler. O anda korkunç bir deprem olarak yer açıldı ve inançsız bir çok asker öldü. Kısa bir zaman sonra kralda öldü. Azize serbest kalarak Tanrı’nın sözünü insanlara yaymaya onları eğitmeye başladı ve böylece Pers devletinin hristiyanları artmış oldu. Azize şehirden şehire dolaşıyor Tanrı’nı sözünü yayıyordu. Bir gün Numerianos adında birinin krallık yaptığı Kalliniko şehrine vardı. Bu kral azizenin hristiyan olduğunu duyunca öküz şekli verilmiş olan bir çukurun içerisde ateşe atılmasını emretti. Azizeye bir şey olmayınca onu canlı yakmak için başka bir çukura attılar. Tanrı o çukurda azizeyi korudu. Azize yanacağı yerde Tanrı’ya şükür ediyordu. Azizeyi üçüncü cukura attıklarında gene bir şey olmadı ve böylece bir çok insan Mesih İsa’nın gücüne inandı. Azizenin ünü Pers kralı Savorios’a kadar ulaşmıştı. O azizeyi putlara tapınması için kandıramayınca başının kesilmesini ve ardında bir mezara kapatılmasını emretti. Azizenin kafası kesildikten sonra Tanrı kulunu diriltti. Kral bunu gördüğünde oda hemen tek ve gerçek Tanrı olan Mesih İsa’ya inandı. Azize daha sonra şehir şehir dolaşıp insanlara Tanrı sözünü duyurmaya ve mucizeler yapmaya devam etti. İşkenceli ve zor bir hayatın ardından azize sonunun geldiğini hissetti. Azizenin yortusu kilisemiz tarafından 5 Mayıs’ta kutlanmaktadır

Δεν υπάρχουν σχόλια: